25 Ekim 2023 tarihinde Türkiye’nin en büyük metropollerinden biri olan İstanbul’da meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem, kentin çeşitli bölgelerinde korku dolu anların yaşanmasına sebep oldu. Deprem, özellikle kentsel dönüşüm ve yapı güvenliği bakımından tartışmalara yol açarken, bazı binalarda hasar meydana geldi. Ne yazık ki, bu hasarların sonuçlarından biri de, yaşanan deprem sonrası bir binanın tamamen çökmesiydi. Olay, İstanbul'da yaşayanların yanı sıra tüm Türkiye’de kaygı yarattı ve şehirdeki yapıların güvenliği ile ilgili ciddi bir sorgulama başlattı.
Olay, İstanbul’un Kartal ilçesinde meydana geldi. Depremin ardından yapılan yerel incelemelerde, 15 yıllık bir binanın zemininde ciddi hasar saptandı. İlk olarak, binanın alt katlarında çatlaklar, duvarlarda yarıklar ve güvenlik işaretleri gözlemlendi. Yetkililer, binanın güvenli olmadığını belirterek sakinleri tahliye etti. Ancak, saatler sonra yaşanan ikinci bir sarsıntı, bu binanın tam anlamıyla çökmesine neden oldu. Olayın yaşandığı sırada binada kimsenin bulunmaması büyük bir şans olarak değerlendirildi. Ekipler hemen olay yerine intikal ederek arama kurtarma çalışmalarına başladı. Şans eseri, çökme sırasında bina içinde kimsenin olmaması olası bir felaketi engelledi.
Yaşanan bu olay, İstanbul ve genel olarak Türkiye’deki yapı güvenliği konusunu tekrar gündeme getirdi. Uzmanlar, İstanbul’un deprem kuşağında yer aldığını hatırlatarak, bina inşaatlarında sağlam zemin etüdü ve kalite kontrollerinin önemine vurgu yaptılar. Bu çöküş, eski yapıların yıkımı ve yerlerine daha sağlam ve deprem dayanıklı yapılar inşa edilmesi gerekliliğini bir kez daha gözler önüne serdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, çökme olayının ardından derhal bir toplantı düzenleyerek, şehirdeki eski binaların durumu ile ilgili kapsamlı bir değerlendirme yapma kararı aldı.
Günümüzde Türkiye’de birçok bina, depreme dayanıklılık açısından sorgulanmakta. Uygun denetimlerin sağlanmasından bahseden uzmanlar, bu tür olayların tekrar yaşanmaması için kesinlikle aşılması gereken bir süreç olduğunu belirtiyor. Ayrıca, vatandaşlar bilgilendirilmekte ve acil durum planları konusunda eğitilmektedir. Şehirde bulunan tüm bina sahiplerinin, binalarının depreme karşı dayanıklılığını kontrol ettirmeleri gerektiği vurgulanıyor. Ekonomik nedenlerden dolayı eski yapıları yenileme sürecinin yavaş ilerlemesi, vatandaşların can güvenliğini tehdit eden başlıca konulardan biri. Bu nedenle, yetkililer yine de yenileme çalışmalarına hız vermesi gerektiğini belirtmektedir.
Sonuç olarak, İstanbul’da meydana gelen bu deprem ve çökme olayı, hem kent hem de ülke genelinde güvenlik endişelerini artırdı. Yetkili kurumların yapacağı denetimlerin yanı sıra, bireysel olarak vatandaşların da binalarının güvenliğini sağlamaları ve acil durum planı oluşturmaları büyük önem taşımaktadır. Sadece devletin değil, toplumun da bu konuda üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi, gelecekte yaşanabilecek benzer felaketlerin etkilerini minimize edecektir. Son gelişmelerle birlikte, İstanbul’un yapı güvenliği konusunda daha fazla adım atılacağına dair umutlar artarken, çökme olayının ardından hayatını kaybedenlerin anısına yapılan saygı duruşları, bu konunun ne denli önemli olduğunu bir kez daha hatırlatmaktadır.