Son günlerde İsrail basınında yer alan haberlere göre, ABD'nin Suriye'den çekilme süreci başladığı iddia ediliyor. Bu durum, yalnızca Suriye içindeki güç dengelerini değil, aynı zamanda bölgedeki diğer ülkelerin stratejilerini de önemli ölçüde etkileyecek gibi görünüyor. Uzun zamandır devam eden ABD varlığı, Suriye topraklarındaki çatışmaların ve güç mücadelelerinin şekillendirilmesinde kilit bir rol oynamaktaydı. Peki, bu çekilmenin arka planı nedir ve olası sonuçları neler olacak? İşte tüm bu soruların yanıtlarını derinlemesine inceleyeceğiz.
2011 yılında başlayan Suriye iç savaşı, ABD’nin bölgede aktif bir rol almasına yol açtı. Başlangıçta Esad rejimine karşı olan muhalefeti desteklemek için harekete geçen ABD, zamanla IŞİD gibi terör örgütleriyle mücadele kapsamında da Suriye’ye asker göndermeye başladı. Bu süreç, bölgedeki çatışmaların karmaşık bir hal almasına ve çok sayıda aktörün devreye girmesine neden oldu. İleriye dönük hedefler doğrultusunda yapılan bu yatırımlar ve askeri müdahaleler, bazı bölgelerde ABD’nin istikrar sağlamasına yardımcı olsa da, diğer bölgelerde yeni sorunların ortaya çıkmasına neden oldu.
ABD’nin Suriye'deki varlığı, aynı zamanda İran’ın bölgedeki etkisini sınırlamak için de önemli bir stratejik hamle olarak değerlendiriliyordu. Ancak son yıllarda ABD’nin Suriye politikası, iç politikadaki değişimlerle birlikte sorgulanmaya başlandı. Özellikle Trump yönetimi döneminde yaşanan değişiklikler, Suriye’deki askeri varlığın geleceği konusundaki belirsizlikleri artırdı. Biden yönetimiyle birlikte ise ABD'nin bölgedeki askeri gücünü azaltma yönünde adımlar atılması, Suriye'deki durumun yeniden şekillenmesine yol açabilir.
ABD’nin Suriye’den çekilme kararının, başta Rusya ve İran olmak üzere diğer güçler için büyük fırsatlar sunabileceği öngörülüyor. Rusya, Suriye’deki askeri varlığını artırarak Esad rejiminin yanında yer almakta. ABD’nin çekilmesi, Rusya’ya Suriye üzerinde daha fazla etki ve kontrol sağlama fırsatı verebilir. Bu durum, hem iç savaşın seyrini değiştirebilir hem de Orta Doğu’daki güç dengelerini yeniden şekillendirebilir.
İran ise, Suriye'deki güç boşluğunu doldurarak kendi desteklediği milis grupların varlığını güçlendirebilir. Bu, hem İsrail için bir güvenlik tehdidi oluşturacak hem de diğer bölgesel aktörler üzerinde baskı unsuru haline gelebilir. ABD’nin çekilmesiyle birlikte, İslam Cumhuriyeti’nin Suriye’deki etkisi artabilir ve bu durum, özellikle İsrail’in güvenlik stratejilerini yeniden gözden geçirmesine neden olabilir.
Öte yandan, Suriye’deki Kürt güçler, ABD’nin çekilmesini riskli bir durum olarak değerlendiriyor. Yıllardır ABD’nin desteğini alan YPG, bu durumda kendi güvenliğini sağlamak için yeni stratejiler geliştirmek zorunda kalabilir. Kürt güçlerinin durumunu güçlendirmek için başka uluslararası aktörlerle müzakerelere girmesi gerekebilir.
Böyle bir durumda, Orta Doğu'da yeni bir güç savaşı yaşanabilir. Diğer ülkeler de ABD'nin çekilmesinin sunduğu fırsatları değerlendirmek için harekete geçebilir. Bu nedenle, Suriye pozisyonu, sadece iç savaşla sınırlı kalmayacak, aynı zamanda bölgesel çatışmaların da patlak vermesine neden olabilecek zeminler hazırlayabilir.
Sonuç olarak, ABD’nin Suriye’den çekilme kararı, bölgesel jeopolitik dengeleri önemli ölçüde etkileyecek bir gelişme olarak ön plana çıkıyor. Çok sayıda aktörün sürece dahil olduğu bu çatışma ortamında, gelecekte neler olacağı belirsizliğini koruyor. Ancak kesin olan bir şey var ki, Orta Doğu’da istikrarsızlığın artması yeni çatışmaları da beraberinde getirebilir. Bu nedenle, bölgedeki tüm aktörlerin geliştireceği stratejiler ve ABD’nin kararlarının nasıl şekilleneceği, önümüzdeki dönem için kritik bir öneme sahip.